Hayata Dair

Kuyudan Çıkan Gerçek: Yalan ve Gerçek (Sürpriz Sonlu Kısa Hikaye)

Kuyudan çıkan gerçek: yalan ve gerçek hikayesini bilir misiniz? Hani kimi filmlerin sonları “Hadi lan oradan” tarzı tepkiler vermemizi sağlayacak şekilde bitirilir. İşte bu kısacık hikayenin sonu da öyle bitiyor. Üstelik çok anlamlı bir sosyal mesaj da içeriyor.

Okuduğunuza değeceğini en baştan garanti ederek, gelin yalan ve gerçek hikayesi ile başlayalım:

Kuyudan Çıkan Gerçek: Yalan ve Gerçek Hikayesi

Yalan ve gerçek günün birinde karşılaşırlar. Yalan Gerçek’e, “Bugün hava çok harika” der. Gerçek önce Yalan’a bakar, sonra da havanın durumuna bakar. O da ney, hava hakikatan o gün oldukça güzeldir.

Gerçek, Yalan’ın yalan söylememiş olmasına fazlasıyla şaşırmıştır. Velhasıl Yalan ve Gerçek bir kuyunun yanına gelene dek birlikte yürürken sohbet ederler. Yalan’ın hiç sektirmeden doğruları söylemesi Gerçek’i hayretler içerisinde bırakır.

Yalan; “Su da çok harika, eğer istersen beraber yıkanalım” diye teklifte bulunur. Gerçek yine şüphe ederek suyun sıcaklığına bakar ve sahiden yalan yine doğruyu söylemiştir. Gerçek üstündekileri çıkarır ve Yalan’la beraber yüzmeye, yıkanmaya başlarlar.

Daha sonra Yalan bir anda sudan çıkar. Üstelik Gerçek’in de giysilerini alarak jet hızıyla oradan uzaklaşır. Bu duruma oldukça sinirlenen Gerçek, kuyudan çıkarak giysilerini geri almak için Yalan’ı aramaya koyulur.

Fakat çıplak gerçeği gören kişiler ona kızgınlık ile bakmakta ve onu hor görmektedir. Aciz duruma düşen Gerçek kandırılmış vaziyette büyük bir hayal kırıklığı ve üzgünlük içerisinde yıkandıkları o kuyuya geri döner ve daha sonra da ebediyen ortalıktan kaybolur.

O günden itibaren yalan dünyanın her yerinde gerçek gibi giyinmiş bir şekilde aramızda dolaşmaktadır ve dünya hiçbir biçimde çıplak gerçeği görmek istememektedir.

O gün bugündür, insanlar kıyafetlerini giymiş yalanla beraber yaşamaktadır.

Kuyudan Çıkan Gerçek: Yalan ve Gerçek – Tablo ve Yorumlar

Evet, bu hikayenin yorumlanmasına geçmeden evvel size bir de bu hikayeyle alakalı yapılmış olan tabloyu takdim edelim. Jean Leon Gerome 1896 yılında “Kuyudan Çıkan Gerçek” adıyla bu hikayenin tablosunu yapmıştır. Buyurun ilgili sanat eseri:

Kuyudan Çıkan Gerçek Yalan ve Gerçek Tablosu
Kuyudan Çıkan Gerçek Yalan ve Gerçek Tablosu

Şimdi gelin bir de bunları ortaklaşa bir şekilde yorumlayalım. Yukarıdaki tabloya dikkatlice bakın, tablodaki kadının, yani yalan ve gerçek hikayesindeki Gerçek’in yüzünde dehşete düşmüş gibi bir ifade var. Yapan eleman çok profesyonel bir şekilde bunu hissettirmiş.

Bir tık daha yukarıya çıkıyorum, gerçek figürü neden kadın olarak resmedilmiş? Basit bir tesadüf mü sizce? Acaba kuyudan çıkan gerçek hikayesinin tablosunun dönemin sosyal / siyasi şartlarıyla alakalı olabilir mi? (Dönem: 19. yüzyıl)

Bu kesmez diyenler için bir tık daha yukarı çıkıyorum. Acaba bu hikaye ile gönderme yapılan şey bizim “kaderimiz önceden mi yazıldı” adlı yazımızda değindiğimiz ilk insanlar olan Adem ile Havva’nın hikayesi olabilir mi? Sadece bir yorum 🙂

Zira büyük dinlere göre Adem ile Havva Cennet’ten kovulana kadar her şey gerçek ve güzeldi. Ne zaman ki kovuldular, bu dünya imtihan dünyası oldu. Daha çok geçmeden Kabil kıskançlık yüzünden kendi öz kardeşi Habil’in kafasına taş atarak ilk cinayeti işledi. (Yorumlarda detaylı bilgi mevcuttur.)

O gün bugündür, dünyada ama özellikle Orta Doğu’da topraklar yağmur veya su ile değil, kan ile yıkanıyor. Tohum diye birbirimizi ekiyoruz toprağa. Ekip biçtiklerimiz ise gözyaşı, acı ve ayrılıktan fazlası olmadı.

O gün bugündür kan, acı, göz yaşı, cinayet, ve niceleri hiç eksik olmadı. O denli eksik olmadı ki son 300 yıldır (Modern Çağda dahi) insanlar sadece 26 gün birbirlerini öldürmeden yaşayabilmişler 🙂

MrKaptanTR

Bilgisayar mühendisiyim ve boş zamanlarımda kurucusu olduğum bu platformda yazarlık yapıyorum. Özellikle yazılım ve profesyonel içerik üreticiliği alanlarında çalışıyorum. Spor yapmaktan ve gizemli konuları araştırmaktan keyif alıyorum.

2 Yorum

  1. Merhaba. Yazılarınızı beğeniyorum. Emeğinize sağlık. Bu yazıda Kabil Habil’i kız meselesi yüzünden doğradı ermişsiniz.
    Benim bildiğim ise Kabil kardeşi Habil’i kıskandığı için kafasına taş atarak öldürmüştür. Kıskanma meselesi ise babaları tarafından Allahın emri olan mallarınızı kurban edin emrini oğullarına söylemesi sonucunda Habil çoban olduğu için koyunlardan en iyisini Allah için kurban etmiştir. Kabil ise tarla işlerine bakmaktadır. Meyveleri kötülerinden toplamış ve onları Allaha sunmuştur. Habil in Allah a sunduğu hediye kabul olmuş fakat Kabil in hediyesi kabul olmamıştır.
    Hikayeye tekrar göz atarsanız sevinirim. Iyi günler.

    1. Öncelikle güzel yorumunuz ve uyarınız için teşekkürler. Yazıların başkaları tarafından beğenildiğini görmek gerçekten çok güzel. Tabi bazen gözden kaçabilen detaylar olabiliyor 🙂 İyi günler…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu