Bağışıklık Sistemi Neden Zayıflar? [Zayıf Bağışıklık Belirtileri]

İnsanlar ve hatta çeşitli canlılar neden eskiye oranla daha sık hasta olmaktadır? Hasta olan canlılar neden kendilerini uzun süre toplayıp iyileşememektedir? Daha da kötüsü kanser gibi ciddi rahatsızlıkların yanı sıra neden basit bir grip salgınından bile her sene ölen pek çok canlı bulunmaktadır? İnsanlar neden çeşitli platformlarda hastane hastane gezerek avuç avuç ilaç kullanmalarına (ve hatta farklı doktorların farklı ilaçlara başvurmasına) ve tahlillerin normal çıkmasına rağmen vücuttaki problemlerinin devam etmesinden şikayet etmektedirler?

Yediğimiz besinler, içtiğimiz içecekler, yaşadığımız ortam ve hatta hepimizi barındıran doğal çevre hâlâ bundan 100 sene öncesi ile aynı şartlara, aynı doğallığa ve aynı kaliteye mi sahiptir? Atalarımızın söylediği ‘günde bir elma ye doktor yüzü görme‘ sözü günümüzün şartlarında neden artık geçerliliğini kaybetmiştir? Neden sürekli olarak yeni hastalıklar ortaya çıkmaktadır? En kötüsü de çeşitli hastalıkların sebep olduğu ölümler neden bilim ve teknolojinin düzenli olarak gelişen imkanlarına rağmen sürekli ve düzenli olarak artış eğilimi göstermektedir?

Bağışıklık Sistemi Neden Zayıflar?

1- Kronik Stres ve Bozulmuş Psikoloji

Bağışıklık sistemi fiziksel ve duygusal etkenlerin çoğundan kolaylıkla etkilenebilmektedir ve stres ise bağışıklık sisteminin en kötü düşmanları arasındadır. Gereksiz korku, endişe, kaygı ve stresin canlıların bünyesine verdiği zararı çok az şey verebilir. Korku, stres, endişe, bıkkınlık, psikolojik sorunlar, yalnızlık, mutsuzluk, karamsarlık ve depresyon gibi unsurlar canlıların hem psikolojilerini hem de vücut dengelerini bozar. Ancak stresin ideal düzeyde olması gerekir.
(Ayrıca Bakınız: Stresin Zararları Ve Stresle Başa Çıkma Yolları)

2- Sağlıksız Yaşam Tarzları ve Alışkanlıklar

Zayıf bir bağışıklık sistemine sahip olmanın en önemli sebeplerinden bir tanesi de sağlıksız bir yaşam tarzına ve hatalı alışkanlıklara sahip olmaktır. Örneğin terli iken soğuk ortamlarda bulunmak, yetersiz ve sağlıksız beslenme, uykusuzluk, hareketsiz yaşam tarzı, gün boyu kapalı mekanlarda durulup güneş yüzü görülmediği için yeterli D vitaminin alınamaması, yetersiz havalandırma ve bağımlılıklar gibi zararlı alışkanlıklar pek çok kişinin ağına takıldığı sağlıksız yaşam tarzına örnektir. Bunlar bağışıklık sisteminin zamanla çökmesine dahi sebep olabilir.

3- Gıdaların Besin Değerlerinin Düşmesi

Geçtiğimiz yüzyılda nadas yapılmaması, doğal gübre kullanılmaması, tarım ilacı kullanımı gibi doğal olmayan yöntemlerle toprakların verimliliğinin azalması; GDO ve hormon kullanımı gibi doğal olmayan yöntemlerle ürünlerin topraktan gereken verimi alamadan hızlıca büyütülüp toplanması, hatalı pişirme şekilleri ve kazancı artırma arzusuyla yapılan gıda hileleri gibi bazı uygulamalar gıdaların besleyicilik değerlerinin ve kalitelerinin düşmesine sebep olmuştur. (1)
(Ayrıca Bakınız: Tarım İlaçlarının Zararları ve Sağlığa Etkileri [Pestisit])

Araştırmalara göre besinler geçtiğimiz yüzyılda daha yağlı ve şekerli hale gelirken sağlıklı bir yaşam için gerekli olan besin değerlerinden (vitaminler, mineraller, kaliteli yağ asitleri, kaliteli aminoasitler vb.) fakir olduğu görülmektedir. Kalitesi düşen gıdalardan dolayı canlıların midesi dolmakta, gıdalardan gerekli enerjiyi almakta ama vücut gereken besin maddelerini yeterince alamadığı için hücreler aç kalmaktadır. Çünkü enzimlerin çalışması vitaminlere ve minerallere bağlıdır. Bu durum maddelerden yayılan ışımaları baz alarak maddelerin enerji düzeylerini saptayan özel bir teknik olan Kirlian tekniği ile çekilen şu görselde de açıkça görülmektedir:

Görselde kimyasalların kullanılmadan yetiştirilen mantardaki enerji seviyelerinin yüksekliği net bir şekilde görülmektedir. Bu durum o kadar ciddi bir hal almıştır ki eskilerin “günde bir elma yiyen kişi doktor yüzü görmez” atasözü artık çok daha fazla sayıda elmaya tekabül etmeye başlamıştır. Örneğin genetiği değiştirilmiş buğdayın besin değerleri 1960’lardan beri düzenli olarak düşmektedir. (1) Araştırmalarda besinlerdeki besin değeri kayıplarının %38’i bulduğu (2) (3) (4), besinlerdeki eser minerallerin azalırken toksik minerallerin arttığı görülmektedir. (5)

4- Hastalıkların ve Tedavilerin Yan Etkileri

Vücudun kendi bağışıklık sistemine saldırıp onu çökerten, hatta bağışıklık sistemini manipüle ederek vücudun kendine saldırmasını sağlayan bir takım hastalıklar ve tedaviler (yan etkileri) de bulunmaktadır. HIV, viral hepatit ve bazı kanser türleri bu türden hastalıklara örnek olarak verilebilir. Örneğin aşırı antibiyotik kullanımının bağırsaklarda savunma görevi gören yararlı bakterileri (probiyotikler) öldürmek suretiyle bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara karşı savaşan elemanlarının (nötrofiller) etkinliğini azalttığı araştırmalarla ortaya konmuştur. Zira bağışıklık sisteminin %70’i bağırsaklarda bulunur (1) ve bağırsaklar 2. beyin olarak da bilinirler. (2) (3)

5- Vücudun Asitlenmesi ve Oksijensiz Kalması

Vücudun ideal pH değerinde (pH=7.4) olmaması kanser başta olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açmaktadır. Dr. Otto Warburg kanserin, hücrelerin 6.0’dan başlayarak daha düşük bir pH’da korunmakta ve gelişmekte olduğunu bulmuş ve bütün bu önemli keşiflerinden dolayı da 1931 yılında Nobel Tıp Ödülü’ne layık görülmüştür. Dr. Otto Warburg’a göre pH (dolayısıyla kanser) ile oksijen miktarı arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır. (1) Ayrıca 21. yüzyılda büyük popülerlik kazanan alkali yaşam trendinin bir sebebi de bağışıklık sistemini güçlendirmektir. (2)
(Ayrıca Bakınız: Kanser Nedir? [Belirtileri, Nedenleri, Türleri ve Tedavisi])

6- Doğal Olmayan Çevre ve Yaşam Koşulları

Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (WWF) 1970’lerden bu yana hava ve deniz kirliliği, iklim değişikliği, küresel ısınma, plansız avlanma gibi nedenlerden dolayı dünyadaki doğal yaşam nüfusunun %60 oranında azaldığını açıklamıştır. Hiç şüphesiz bunda havadaki toksinlerin ve sağlığa zararlı maddelerin canlıların bağışıklık sistemlerini çökertmesinin önemli bir etkisi bulunmaktadır. Bunlar ilk duyuşta kulağa klişe gelen ancak aslında hayati öneme sahip olan sorunlardır.

Örneğin çeşitli araştırmalara göre hava kirliliği her sene 8.8 milyon kişinin ölümüne sebep olmaktadır. Üstelik yağışlar yağışlar ile adeta bir gelin gibi yavaş yavaş yere doğru süzülen bu maddeler (toksinler ve ağır metaller gibi kirleticiler) bağımızdaki bahçemizdeki sebzelere ve meyvelere ilişiyor, beslediğimiz hayvanlar bu maddelerin karıştığı yağmur sularının karıştığı otları yiyor. Göllerimize, barajlarımıza ve hatta doğal çevreye doluyor ve sonuç olarak besin zinciri topyekun zarara uğruyor! Üstelik en vahimi canlılar bu besin zinciri ile besleniyor.
(Ayrıca Bakınız: Ağır Metal Nedir? Ağır Metallerin Zararları Nelerdir?)

Zayıf Bağışıklık Sistemi Belirtileri Nelerdir?

• Sürekli olarak hasta olmak ve hastalık semptomları göstermek
• Vücudun sıkça enfeksiyon yaşayıp belirtiler göstermek (ateş vb.)
• Yaraların iyileşmesinin ve hastalıkların geçmesinin uzun sürmesi
• Vücut genelinde (özellikle iç organlarda) iltihaplanma ve alerjiler
• Otoimmün hastalıklar yaşanması (tip-1 diyabet, MS, sedef vb.)
• Düşük trombosit sayısı, anemi vb. dolaşım sistemi bozuklukları
• İshal, kabızlık ve gaz gibi sindirim sistemi problemleri yaşamak

• Bebeklerde ve çocuklarda büyüme ve gelişme gecikmeleri
• Ellerde, ayaklarda, parmaklarda, kulaklarda ve burunda soğukluk
• Sürekli olarak kendini yorgun hissetmek (Enerji savaşta harcanır)
• Cilt sorunları (sararmalar, beyaz döküntüler, gözlerde kuruluk vb.)
• Yüksek stres seviyesi sonucunda ani duygu değişimleri yaşanması
• Açıklanamayan kilo değişimi, düzensiz saç dökülmesi, vücut ağrıları
• Eller ve ayaklarda karıncalanma veya uyuşma; diğer problemler…

Yazıda bahsedilen hususların haricinde; zayıf bağışıklık sistemi ile doğmak (birincil immün yetmezliği olarak bilinir), bağışıklık sistemini zayıflatan bir hastalığa yakalanmak (kazanılmış immün yetmezliği olarak bilinir), çok aktif bir bağışıklık sistemine sahip olmanın sonucunda alerjik reaksiyonlar göstermek ve hatta kendi vücudu ile savaşan bir bağışıklık sistemine sahip olmak sonucunda otoimmün hastalıklara yakalanmak da bağışıklık sisteminde görülebilecek en temel sorunlar arasındadır. Ancak bunların hepsinin tedavi protokolleri birbirinden farklıdır.

Zayıf Bağışıklık Sistemine Karşı Ne Yapılmalıdır?

✅ Alınabilecek bazı ek önlemler sayesinde zayıflamış bağışıklık sisteminin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri kolaylıkla azaltılabilir. İlk olarak bağışıklık sistemini zayıflatan faktörler öğrenilmeli ve gerekli adımlar atılmalıdır. Bu konuda ilk öncelik bağışıklık sistemini zayıflatan faktörleri fark etmek, bu faktörleri anlamak ve ortadan kaldırmaya ya da uyum sağlamaya yönelik farkındalık geliştirmektir. En önemlisi de düzenli ve sağlıklı bir hayat sürülmelidir. Bu; psikoloji, beslenme, uyku, hareket, temizlik ve düzenli kontrol gibi pek çok unsuru içermektedir.
(Ayrıca Bakınız: Nasıl Sağlıklı Olunur? En İyi Sağlıklı Yaşam Önerileri Nelerdir?)

✅ Bağışıklık sisteminin zayıf olduğunu gösteren belirtilere sahip olunması halinde, gerek duyulursa bir uzmandan yardım alınmalıdır. Bu sebeple hem olumsuz durumlar yaşamamak hem de (eğer varsa) yaşanan mevcut olumsuz durumların daha etkili bir şekilde üstesinden gelebilmek için yapılması gereken en önemli şey bağışıklık sistemini güçlü tutmanın yollarını öğrenmek ve bunları özellikle mevsim geçişleri gibi kritik dönemlerde uygulamaktır. Zaten hasta olmamak için dikkat edilmesi gereken en önemli şey bağışıklık sistemini güçlendirmektir.
(Ayrıca Bakınız: Bağışıklık Sistemi Nasıl Güçlendirilir?)