Aşırı Kan Pıhtılaşması Nedir? [Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi]
Aşırı kan pıhtılaşması nedir, aşırı kan pıhtılaşması belirtileri nelerdir, aşırı kan pıhtılaşması neden olur ve aşırı kan pıhtılaşması tedavisi nasıl yapılır başta olmak üzere merak edilen sorularının cevapları ve özel ipuçları işte bu yazıda!
📌 Aşırı Kan Pıhtılaşması Nedir (Hiperkoagülasyon): Kan pıhtılarının çok kolay oluşması ya da uygun biçimde çözünmemesi durumudur. Normal koşullarda, kalın ve yoğun bir kan dokusu olan kan pıhtıları kan damarı duvarlarındaki kesikleri ya da çatlakları kapatmak ve kanamayı durdurmak için oluşsalar da; çeşitli sebeplerden ötürü kan gereğinden fazla kalınlaşarak aşırı pıhtılaşma durumu yaşanabilmektedir. Bu hiperkoagülasyon, trombofili ve kan kalışması gibi oldukça farklı isimlerle de bilinen bu durum, bazı durumlarda hayati riskler taşıyabilmektedir.
(Ayrıca Bakınız: Nasıl Sağlıklı Olunur? En İyi Sağlıklı Yaşam Önerileri Nelerdir?)
Aşırı Kan Pıhtılaşması Belirtileri Nelerdir?
Aşırı kan pıhtılaşmasının belirtileri pıhtının oluştuğu bölgeye göre farklılık göstermektedir:
• Kol ve Bacaklarda: Şişme, ağrı, hassasiyet, sıcak bir his ve kırmızımsı bir renk değişikliği
• Kalpte: Göğüs ağrısı, sersemlik, nefes darlığı, vücut ağrıları, aşırı terleme ve kalp çarpıntısı
• Karında: Karın ağrısı, bulantı, kusma, kanlı dışkı, ishal, karında şişlik ve karında sıvı birikimi
• Beyinde: Felç, uyuşukluk, güçsüzlük, konuşma ve anlama güçlüğü, tepkisizlik, ani davranış değişiklikleri, görme sorunları, yürümede zorluk, denge kaybı, baş dönmesi ve ağrısı, nöbetler
• Akciğerde: Ani nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı, hızlı kalp atışı ve solunum problemleri
Aşırı Kan Pıhtılaşması Neden Olur?
Aşırı kan pıhtılaşması, vücudun pıhtılaşma sürecinin değişmesi ya da yanlış tetiklenmesi sonucu ortaya çıkabilir. Pıhtılar; beyin, kalp, böbrek, akciğer ve ekstremitelerdeki atardamar ya da toplardamarlarda oluşabilir ya da bunlara gidebilir. Ayrıca belli hastalıklar ve durumlar, genetik mutasyonlar, ilaçlar ya da diğer faktörler aşırı kan pıhtılaşmasının temel sebepleridir. Antifosfolipid sendromu (APS), kemik iliği bozuklukları, kan pıhtısı yıkımı sorunları, protein C ve S eksikliği, antitrombin-3 eksikliği, ateroskleroz, vaskülit, kalp yetmezliği, atrial fibrilasyon, diyabet, obezite ve metabolik sendrom kandaki pıhtılaşma riskini artıran başlıca hastalıklardır.
Damar duvarında hasar oluşturabilecek ameliyat ve travmalar; büyük bir ameliyat, ciddi bir tıbbi hastalık, travma, kemik kırığı veya uzun yolculuklar nedeniyle uzun süre hareketsiz kalma sonucunda kan akışının yavaşlaması; kanser gelişimi ve kanser tedavisi, genetik bozukluklar (Faktör V Leiden, Protrombin G20210A vb.), bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları, östrojen ilaçları, bazı aşı türleri (1) (2) (3)) ve otoimmün bozukluklar da kandaki aşırı pıhtılaşma riskini artırmaktadır. Ayrıca sigara kullanımı, artmış homosistein düzeyleri, gebelik, yaşlılık, HIV ve HIV tedavisi, dehidratasyon (vücutta sıvı kaybı) kan pıhtılaşması riskini artıran ek faktörlerdir.
Aşırı Kan Pıhtılaşması Tedavisi Nasıl Yapılır?
1- Aşırı Kan Pıhtılaşması Tanısı Nasıl Konulur?
Aşırı kan pıhtılaşması tanısı tıbbi geçmişin dinlenmesi ve risk faktörlerinin analiz edilmesiyle başlamaktadır. Hem kişinin hem de kan bağı olan akrabalarının risk faktörleri (40-50 yaşından önce anormal kan pıhtılaşması, kalp krizi, inme; açıklanamamış düşükler, sıra dışı kan pıhtısı durumları, gebelikte veya doğum kontrolü hapı kullanırken kan pıhtısı vb.) detaylıca incelenir. Bunların yanı sıra sorunun ve asıl nedeninin tespitinde çeşitli kan testleri belirleyici olmaktadır.
• Tam Kan Sayımı: Kan hücrelerini ve pıhtı oluşumunda görevli trombosit sayısını ölçer. Yüksek hemoglobin ve hematokrit seviyeleri; polisitemi vera gibi bir durumun varlığını gösterebilir.
• D-Dimer Testi: Bir kan pıhtısı bozulduğunda kan dolaşımında üretilen bir maddenin (protein) seviyelerini ölçer. Kandaki yüksek D-Dimer seviyeleri pıhtılaşma sorunlarına işaret etmektedir.
• PT ve PTT Testleri: Kan pıhtılaşma sürecinde etkin olan proteinleri ve bunların bir kan pıhtısı oluşturması için gerekli süreyi ölçer. Bunlar tanı koymak ve tedavi sürecini izlemek için yapılır.
• İzlem Testleri: Kan pıhtılaşmasının genetik olup olmadığını kontrol etmek için yapılır. APCR, protrombin G20210A mutasyon; antitrombin, protein C ve S seviyeleri testleri bunlara örnektir.
2- Aşırı Kan Pıhtılaşması Nasıl Önlenir?
Aşırı kan pıhtılaşmasını önlemek ve bu hastalığın riskini azaltmak için şunlar yapılabilir:
✅ Diyabet, kalp/damar hastalıkları gibi aşırı pıhtılaşmaya yol açabilecek durumların tedavisi
✅ Sigarayı bırakmak ve gerek duyulursa kilo vermek gibi yaşam tarzı değişiklikleri yapılması
✅ (Risk faktörleri olanlar için) kadınlık hormonu östrojen içeren ilaç kullanımından kaçınmak
✅ Olabildiğince aktif olup; uzun yolculuklarda bacakları esnetmek, germek, hareket ettirmek
✅ (Yüksekse) homosistein düzeyinin düşürülmesi; daha fazla B6, B12 ve folik asit alımı (1) (2)
✅ Kışın koruyucu elbiseler giymek, aşırı sıcaklardan kaçınmak ve topraklama yapmak (1)
(Ayrıca Bakınız: Topraklama Nedir? Faydaları Nelerdir? Nasıl Yapılır?)
3- Aşırı Kan Pıhtılaşması Nasıl Tedavi Edilir?
Kan pıhtıları tehlikeli olabilir. Vücuda zarar verebilir; inme, kalp krizi, böbrek yetmezliği, derin ven trombozu ya da pulmoner embolizm gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Kan pıhtıları düşük, ölü doğum ya da gebelik ile ilgili ciddi sorunlara da neden olabilir. Bu sebeple vücuttaki pıhtı veya pıhtıların büyüklüğü ve yerleşimine bağlı olarak tedavi görülmesi gerekebilmektedir.
• Antikoagülasyon Tedavisi: Kanı sulandıran ve kan pıhtısı oluşumunu önlemeye yardımcı olan maddelerin kullanılmasıyla yapılan tedavidir. Aspirin, heparin, varfarin ve limon bunlara örnektir. (1) (2) Varfarin fetusa zarar verebileceğinden, gebe kadınlar heparin ile tedavi edilir ve yüksek riskli grupta bulunan kişiler kan sulandırıcıları yaşamları boyunca almak zorundadırlar.
• Trombolitik Tedavi: Pıhtıları hızla parçalayan trombolitik (pıhtı açıcı) ilaçların kullanılmasıyla yapılan tedavidir. Bu yöntem şiddetli semptomlara neden olan büyük pıhtıların tedavisinde kullanılırlar. Aslında bu ilaçlar kanı aşırı şekilde sulandırmaları sebebiyle vücutta istenmeyen ani kanamalara neden olabildikleri için yalnızca yaşamı tehdit eden durumlarda kullanılırlar. (1)
(Ayrıca Bakınız: Tıbbi Sorumluluk Feragatnamesi)